Thursday 17 April 2014

Milfoille Pasta

Küçüklüğümde amcam ile gittiğim Bahar Pastanesi'nin kocaman pastalar duran vitrininde ilgimi ceken beyaz pasta.. Hep üzerindeki pudra sekerini nasıl bu kadar pürüzsüz eleyebildiklerini düşünür dururdum :) 
Yıllar sonra adının milföy pasta olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım.. Böyle bir yağlı hamur ile nasıl oluyordu da bu kadar hafif bir pasta ortaya çıkıyordu.. 
Tabi ki evde denemelerim asla Bahar Pastanesi'nin vitrinindeki gibi olmuyordu :( 
Malum milföy hamuru hazır alınıyor evde kreması tutsa milföy çok kabarıyor.. Hiç olmadı yamuk oluyordu :) 
Aşçılık serüveni başladığında ilk işim milföy hamurunu keşfetmek oldu. Nasıl yapılır? Nasıl kabarır? Nasıl kabarmaz?? Nasıl börek olur ve aynı zamanda muhtesem bir pastaya dönüşür.. 
Bu saplantılı tutku -adını sıklıkla telaffuz edeceğim- Pastane Şefi Şerafettin Usta ile tanışmamla pekişti :) 
Bana milföy hamurunun nasıl açıldığından başlayıp nasıl yağ ile tur verildiğini, bu turlar sayesinde milföyün kat kat olabildiğini ve kabardığını fakat açıldıktan sonra "tırnaklanırsa" -bir alet yardımı ile hamuru delme işlemi- ve duzgün dinlendirilirse pastaya uygun hale gelip kabarmadan çıtır çıtır kıvama ulaştığını gösterdi. 
Sonrası zaten malumunuz.. Pastane kreması ile meyvelerin aşk dolu dansı ve pudra şekeri ile dekorlanan efsane lezzet :) 
Ne zaman yapsam çocukluğuma o vitrinin önüne gider sonra da büyüyüp geri gelirim :) 


Friday 17 January 2014

TGIF :)

Senelerce TGIF ile kandırdılar bizi.. Okul yıllarından ofis yollarına.. Casaul Friday dediler yumuşatmaya.. After Party'ler düzenlediler içmeye coşmaya.. Ama ne zaman mutfak macerası başladı TGIF anlamını yitirdi bende.. Hatta başka bir anlam kazandı desem yeridir hayatımda..
Cumartesi ve Pazar çalışınca Pazartesi masum gün oluverdi aynı zamanda :)Ne zaman izinli olduğun ya da olup olmayacağın cumartesi belli olunca tabular yıkılıveriyor tatil ve izin günleri hakkında..
Ben tabi yine iyi görüyorum çalıştığım yer açısından çünkü otelcilik aşçılıkta memuriyet gibidir. Hatta benim gibi 5 yıldızlı bir işletmede çalışıyorsanız o zaman bu üst düzey memuriyet olarak bile nitelendirilebilir...
Velhasıl -ki ben bu lafı gerçekten çok severim- aşçılığın en değişik tarafı ne zaman izinli olacağını önceden pek de kestirememektir. :) Bu da haftanın bütün günlerini bir anda eşitler.. Ne cumanın üstünlüğü kalır, ne pazarın miskinliği ne de pazartesinin sendromu :)
Benim tercihim hafta içleri iznimi kullanmaktan yanadır hep ama işin yoğunluğu öncelikli kıstastır çalışma programı -Shift- yazımı için.. Kim hangi gün ister iznini kim kimin yerine çalışabilir onlar hep kafada belirlenir Executive Chef tarafından ve.. panoya asılır o son hal..
Hafta içi izinli olmanın güzel yanı sosyal hayatta kimler varsa -aile, arkadaş, eş, dost- herkes çalışır ve sen yatarak dinlenebilirsin :) Keza pazar izinli olduğunda onlar da izinli olacağından izin gününde dinlenmek pek de söz konusu olamaz..
Hoş haftanın bir günü izinli olmak da başlı başına bir olgudur ama yine de zamanla alışır vücut bu tempoya :)
İnsanlar anlamaz neden der hep..
Siz de dersiniz okumaya devam ettikçe beni..
Bu bir tutkudur..
Zamanla anlarsınız ve değişik dünyaları görür tutkunun aşkın peşinden koşmanın hikayesini dinlersiniz benden küçük hayat hikayeleri ile saklı..
Şimdilik ben deniz TheLittleBigChef Afiyetler dilerim size..